Görsel Sanatlarda Migren Yansımaları
Migrende yaşanan halet-i ruhiyeyi anlatmak çok zordur; kendi yaşadıklarım dahil, hastalarımın çoğu -özellikle komplike migrenliler- yaşadıklarını ifade edecek kelimeleri bulmakta güçlük çekerler. Ben, migrenin yaşattıklarının en iyi ifadesini görsel sanatlarda buldum. Resme baktığınız anda ressamın migreni yaşadığını anlayabilirsiniz. Belki resim okumak denilemez ancak doğrudan içinizden yükselen duygu, yaşadığınız ve hatırlamak istemediğiniz migren ataklarınızdaki duyguyla eşdeğer olur. Migreni yaşamayanların bunu anlamasını beklememek lazım!
Migren atakları esnasında çok zor ve kötü şeyler yaşanmasına ve resimlerin aynı duyguları çağrıştırmasına karşın, tüm o resimlere bakmaktan kendinizi alamamak sanatın gücünün en net ifadesi oluyor; bazen saatlerce ve keyifle migrenli sanatçıların üretimlerine bakıyorum. Bunları yazarken edebiyatta migren yansımalarına, özellikle Lewis Carroll’un “Alice’s Adventures in Wonderland” ve onun devamı olan “Through the Looking-Glass”daki migren auraları ve halet-i ruhiyesinin inanılmaz edebi aktarımına haksızlık etmek istemem.
Görsel sanatlarda migren George Seurat, Vincent Van Gogh ve Claude Monet ilk akla gelen isimlerdir. Hatta Hollanda’lı post-empresyonist ressam Vincent Van Gogh’un “Starry Night” resmi ile aura bütünleşmiştir. Vincent Van Gogh için “acı ve baş ağrısı hastalığı” ikinci bir ad gibidir. Ondaki migren, hafif bir delilik gibi algılanmıştır. Kulağını kesmesi de migren krizi sırasında gerçekleşmiş olabilir. Epileptik veya bir delilik krizi sırasında olduğu varsayımında bulunanlar da vardır. Ben, daha çok migren atağıyla ilişkilendiriyorum. Çünkü (ben de dahil) o kadar çok migrenli vardır ki kriz sırasında kafamızı kesip atmak istemiş, kestiğimizi hayal etmişizdir. Normal hayatında sakin olan migrenli, kriz sırasında defalarca kafasını duvara vurabilmektedir.
Resim üzerinden migrenli sanatçıya yolculuğumda, Giorgio de Chirico benim için ilginç bir deneyim oldu. Onun meydanlarına baktığımda “mutlaka aura yaşamış olmalı” demiştim. Migren ve hastalığı var mıydı ilk anda bir veri bulamadım. Beklediğim cevap, sanat tarihinde hoca olan bir hastamdan beklediğim mail ile geldi: Evettt… Doğru tahmindi. Chirico’nun yaşadığı görsel ve algı bozulması nöbetlerinin temporal lob epilepsi olabilme ihtimali üzerine bir çalışmaydı. Bence, ressam aura yaşıyordu ancak temporal lop epilepsi de olabilirdi; fark etmez. Her ikisi de kardeş hastalıklardır nasıl olsa. Dostoyevski de yaşadığı epilepsi krizlerinin yaratıcılığını artırdığını söylememiş miydi?
Migrende yaşanılan görsel bulgular aura, sintilasyon ve skotom olarak tanımlanır. Baktığınız yerde noktalar, sinek uçuşmaları, flu görme, arada siyah boş kör noktalar, karıncalanma-kumlu görme gibi biçimlerde anlatılmaya çalışılır. İfadesi zor olan bu visual fenomen, sintilasyon veya auralar, Fransız ressam George Seurat ile görsel karşılığını bulmuş, hatta tıpta “Seurat effect” olarak tanımlanmıştır ve kullanılmaktadır.
Migrenli çağdaş görsel sanatçılardan Michael John Coleman ve Janet McKenzie’nin adı anılabilir. Michael John Coleman, 6 yaşından itibaren haftada 3-4 atağa kadar olan ağır migrenden muzdarip, American Migren Derneği’nin kurucusu ve aktivisti olan bir sanatçıdır. Fotoğraflarındaki geliştirdiği farklı baskı tekniği ve ışığın kullanımının tıbbi olarak ifade ettiği migreniyle ilişkisi açıktır. Baskılarındaki ilginç görünüm, siyah ve beyazın kullanımı, ironik fotosensitivite migrenliler için çok aşinadır.
Janet McKenzi de hayatı boyunca migrenden çok çeken bir sanatçıdır. Onun kadın, tecrit ve yalnızlık temaları migrene işaret etmektedir. Migren %80 kadınlardadır. Migrenli; ses, ışık, koku istemez ki bu tecrittir. Migrenli atağı sırasında yalnız ve tecritte olmak ister. Onun resimlerinde bu duygu çok açık hissedilmektedir.